14 Ocak 2015 günü yayınladığım “Mali Genel Kurul - 9 - iustitia omnibus” başlıklı yazımda, TSF’nin Başkanlık koltuğunu işgal eden arkadaşımızın nasıl hukuku göz ardı ettiğini yazmıştım. Aynı zamanda çevresindeki çok sayıdaki hukukçunun da bu hukuk ihlallerine karşı kendisine uyarıda bulunmadığını, ya da kendisinin bu uyarıları göz ardı ettiğini belirtmiştim.
Aslında bu bir Mali Genel Kurul’du. Dolayısıyla en önemli konuların mali olması gerekir, öyle de zaten. Ben bu Mali Genel Kurul’a giderken aslında gidip gitmeme konusunda tereddüt içindeydim. Çoğu dostum olan ya da saygı gösterdiğim insanlardan oluşan bu yönetime karşı muhalefet etmek çok sevimli bir şey değil. Ama bu yönetimdeki o çok sayıdaki insanın da bu kadar kötü yönetim gösteren bir başkana tek laf etmemesi de ilginç.
Belki o arkadaşların bazılarının satranç çok umurunda veya değil, ama ben bu federasyonu sokakta bulmadım. 42 yıl oldu içinde olalı bu federasyonun, bu sporun, inanılmaz emeğim geçti 2012’ye kadar geldiği mertebeye ulaşmasına. Bedeli ne olursa olsun, birileri doğruları söylemeli.
Bundan birkaç yıl sonra bu dönemi kimse anımsamak istemeyecek Türk Satrancında, o kadar kötü benim için. Gülkız Tulay’ın başkanlık tarzı belli, il-il dolaşacak, kulüp açacak, el sıkacak, söz verecek, tutacak-tutmayacak, ama bu kadar kötü bir yönetim sergilemesine karşılık, o makamı işgal edecek.
Bir an için bu satırları okuyan herkesi düşünmeye davet ediyorum,
“varsayın, Gülkız Tulay yerinde federasyonumuzun başkanlık koltuğunda satranç kelimesini doğru telaffuz edebilen, her hangi bir kadrodaki, herhangi eğitime sahip, herhangi birisi; aynı şekilde uçak parası TSF tarafından ödense, konaklaması, iaşesi karşılansa, cebine harcırah konsa, il-il dolaşıp kulüpleri ziyaret etse, el sıksa, gönül alsaydı”
ne fark ederdi? Hiç izlediniz mi kendisinin röportajlarda yaptığı konuşmalarını? Ben bir kez izledim 2013’te anladım ne hata yaptığımı ama çok geçti artık.
Çok kolay gidin insanlara gülümseyin, kurdele kesin, gönül alın o kadar… Bırakın satranç batsın, ne olacak yani…
Her alınan kararı, politik oy hesabına vurup, her alınan kararda bir kulübü tarafına çekmeyi düşünen bir yönetici olursa, sonucu felaket olur. Oluyor da.
Biz Mali Genel Kurul’da kaldığımız yerden devam edelim. Sunumun bir sonraki bölümü mali hususlardı.
Eleştiri:
- TSF’nin Mali durumu tam bir kaosa doğru gitmektedir.
- Her nedense tasarruflar sadece sportif yönden yapılmakta, Uluslararası temsil (başkanın ve tercümanlarının) giderlerine büyük rakamlar harcanmaktadır.
- Satranç bilgisi olmayan, ilgili konuya hakim olmayan kişi ve kişiler için servet gibi rakamlar kolaylıkla harcanmaktadır.
- Örneğin, Ağustos ayında Tromsö’de düzenlenen Olimpiyatlara harcanan bütçe 193,462.93TL’dir. (TSF’nin verdiği resmi rakam)
Öncelikle nereden bulduğumu açıklayayım. Bu excel tablosu TSF Genel Sekreterliği tarafından bana bilgi edinme talebim karşısında yollanmıştır. Yani benim en ufak bir müdahalem yoktur. O yüzden rakamların doğruluğu ya da yanlışlığına ilişkin bir sorumluluğum da olamaz.
Ardından soruyorum; Başkan, başkanvekili, asbaşkan bu nedir? Siz orada görseydiniz durumu daha iyi anlardınız rahatsızlığımı. 7 günle ile 17 gün arasında Tromsö’de bulunan bu arkadaşlarımızın turnuva salonunda geçirdikleri süre toplam 17 saat değildir. FIDE Genel Kurulunda da çok eğlendiklerini söyleyemem. O yüzden bu şekilde kalabalık bir kadroyla orada olmanın değerlendirmesini onların vicdanına bırakıyorum. Üstelik bu ilk değil sanmıyorum ki son olsun.
Olimpiyat harcamasına tekrar dönersek;
Ana Başlıklar
|
|
TOPLAM ULAŞIM
|
74.526,95-TL
|
TOPLAM KONAKLAMA
|
53.681,70-TL
|
TOPLAM HARCIRAH (NET)
|
54.228,89-TL
|
OLİMPİYAT KATILIM BEDELİ
|
5.139,12-TL
|
PASAPORT GİDERLERİ VE YURT DIŞI ÇIKIŞ
HARCI
|
750,00-TL
|
MİLLİ TAKIM GİDERİ (KIYAFET)
|
2.806,08-TL
|
SPORCU SAĞLIK GİDERİ
|
272,54-TL
|
İAŞE GİDERİ
|
2.057,65-TL
|
193.462,93-TL
|
Ben şimdi bu tablo üzerinde çok durulması gerektiğini düşünüyorum. TSF’nin yolladığı dokümanda konaklama masrafı federasyonumuzca karşılanan 18 kişi için toplam 279 gün harcırah ödendiği görülüyor. Birer gün yolu çıkarırsak, 261 gün konaklama demektir. Bunun içinde ücretsiz konaklayan sporcular var, kafile başkanı ve TSF delegesi var, antrenörler var. Onlar için de tek kişilik oda farkı ödendiğini düşünelim, bu durumda bile fahiş bir konaklama ücreti ortaya çıkıyor.
Yazık değil mi? Dönelim konumuza…
Excel tablosu ve yukarıda belirttiğim hususları birlikte incelemek gerekiyor.
2014 Mali Genel Kurulunda, bu tabloyu göstererek, Dış İlişkiler Komisyonu üyesi sıfatıyla oğlunu yurt dışında görevlendirdiğini ve harcırah ödediğini, yol masraflarını karşıladığını söyledim.
Gülkız Hanım, “ya oldu mu be Ali Nihat bey?” gibi bir tavır gösterdi bana oturduğu yerden, oysa ben kendisinden orada istifa etmesini beklerdim.
Oldu mu Gülkız Hanım? Nedir bu bana bir anlatır mısınız?
Siz değil misiniz; “cümbür cemaat 4 kişi oylamadan birkaç saat önce Batum’a giden”?
Siz değil misiniz; “Dış İlişkiler Komisyonu adında, bu eleştiriler yapıldığında, TSF’nin örgüt yapısında olmayan, kimsenin bilmediği, hiçbir yerde ilan edilmemiş bir komisyonu kuran”?
Siz değil misiniz; “web sitesinde üyelerinin ve başkanın ilan edilmediği, varlığı bile duyurulmayan bu komisyonda üye olan oğlunuzun olimpiyatlara ve -bana yanıtlarını belgeler teftişte gerekçesiyle vermediğiniz- daha birçok faaliyete görevli olarak gitmesine onay veren Olurlara imza atan”?
Siz değil misiniz; “bu tabloda görünen kişilerle ilgili Oluru imzalayan ve ödeme emrini onaylayan”?
Siz değil misiniz; “bu devasa bütçeyi Tromsö’deki Olimpiyatlara gitmek için harcarken, milli takımlar için 18 ay kamp yapmayan”?
Üstelik siz evet siz değil misiniz buna yanıt vereceğim diye özrünüz kabahatinizden büyük o cümleleri Genel Kurul kürsüsünden sarf eden?
Demediniz mi daha sonra “Ne var yani Berkay Tulay da Tarsus’ta satrançla uğraşan ve satranç için emek veren birisi”?
Üstelik bindirilmiş kıtalarınız alkışlamadı mı bunu? Ama ben şimdi o videoyu tekrar tekrar seyrediyorum, herkese de seyretmesini öneriyorum. Lütfen Gülkız Hanım bunları söylerken salona bakın insanlar nasıl zoraki ve yüzleri kızararak alkışlıyorlar?
Gülkız Hanım, biz sizi “tüm Türk satrancının anası” olun ve şefkat gösterin diye seçtik o makama.
Ben soruyorum şimdi size
Diyarbakır’da İbrahim Tofan, Muğla’da Atilla Gürmen, Tuğrul Okar, Antalya’da Mustafa Şahin, Abidin Ünal, Mustafa İmamoğlu, Ordu’da Önder Zafer Fazla, Çorlu’da Birol Aşan, Yalova’da Nezir Uyrun, Karaman’da Mustafa Eroğlu, Konya’da Hasan Güven, Hasan Onat, Kocaeli'de Aşkın Taşan, Hatay’da Sultan Daban, Bülent Aşkar, Erkal Büyükaşık, Manisa’da Aslan Goler, Zeki Diril, Kıyasettin Aydın, Mersin’de Ömer Faruk Ercan, Mehmet Emin Kaplan, Aydın Duman, Nihal Duman, Metin Alper, İstanbul’da Rıza Öney, Tayfun Kocabalkan, Fuat Ergür, Menderes Sargın, Evrensel Bilgin İzmir’de Selçuk Büyükvural, Enis Bilyap, Alper Efe Ataman, Siirt’ten İhsan Kılıç, Gaziantep’ten Fatih Ekinci, Burdur’dan Serdar Başgül, Aydın’dan Yusuf Yazar, Balıkesir’den Naci Erdem, Çanakkale’den Turgut Tunca, Yasemin Kaçar, Çorum’dan yılların emekçisi Hüseyin Karakuş, Giresun’dan Köksal Demirkılıç, Osmaniye’den Bekir Pak, Samsun’dan Serkan Koç, Denizli'de Ali Özen, Ankara'da Teoman Ulucan, Nilüfer Çınar, İstanbul, Konya, Karadeniz, Trakya ismini saymadığım onlarca yüzlerce satranç neferi neden aklınıza gelmedi?
Gülkız Hanım bu eleştirme karşı kürsüde oğlunun Dış İlişkiler Komisyonu üyesi olmasında muhalefet şerhi koyduğunu söyledi. İnanamıyorum yahu! İnanamıyorum nasıl bir açıklamadır bu? Ailenizden birisinin, seçilerek değil, sizin imzanızla (muhalefet şerhinin hiçbir anlamı yok) bir göreve gitmesi, harcırah alması, masraflarının karşılanmasına ilişkin belki aynı hukukçu dostlarımız yasaldır diyebilir Gülkız Hanım, ama etik olarak bana hiç doğru gelmedi bu.
Bu durum tek başına, demokrasi anlayışı gelişmiş birisi için istifa nedenidir.
Hala inanamıyorum ben. Bir de kalkıp utanmadan sıkılmadan “Ali Nihat Yazıcı 2011’de 28 kez yurt dışına çıkmış sadece 4 kez Türkiye Şampiyonası açılış kapanışına gitmiş” diyor. Karşılaştırmaya bakar mısınız?
Haddinizi bilin Gülkız Hanım, siz hala anlayamadınız sorunu sanırım. Ben FIDE Asbaşkanı olarak ve TSF Başkanı olarak gittim o görevlere, burada muadili olan sizden değil, oğlunuzdan söz ediyoruz. Üstelik ben sizin gibi el sıkarak yapmıyordum Başkanlık görevini, gece gündüz sabahlara kadar çalışıp, proje üreterek, sponsorluk bularak sürekli üretiyordum.
O gittiğim görevlerde de sabaha kadar ülkem ve federasyonum için çalışıyordum.
Ayrıca, 2011’le ilgili de doğruyu söylemiyorsunuz! Öyle web sayfasını değiştirme ayağına arşivlerimizi yok edemezsiniz.
Bütün camiamızın bildiği gibi daha önce federasyonumuzun web sitesinde turnuva arşivimiz olurdu. Daha da eskiye yönelik olarak bütün haberleri saklar ve belleğimizi utanmadan sıkılmadan camiamızla paylaşırdık.
Gülkız Tulay, yanındaki birkaç kişi dayanamadılar bu duruma ve eskiye ait ne varsa linkini de koymadan çıkardılar tsf.org.tr’den.
Ama kalan kısmı bile yetiyor Gülkız Hanımın gerçekleri nasıl saptırdığını belgelemek için.
Türkiye Küçükler Şampiyonası yok, Türkiye İş Bankası Satranç Ligi, Türkiye Kulüpler Şampiyonası, Türkiye Gençler Şampiyonası yok. İstanbul Open, İzmir Open yok. Dünya Kadınlar Takım Şampiyonası, Avrupa Okullar Bireysel, Dünya 16 Yaş Altı Satranç Olimpiyatı var ama anımsayan yok. Hani üç taneydi Gülkız Hanım?
Dünya Avrupa Şampiyonaları atlanmış ama kalan bile yetiyor ne yaptığımızı sergilemek için.
Aslını inkâr eden, kendini bulamaz.
Görüşmek üzere sevgili dostlar, bu konu üzerinde uzun duracağız, birkaç ay sürer artık.
Bu arada yönetimdeki çevirmenlere rica edeceğim, Musa Kazım beye selam söyleyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder