Mali Genel Kurul - I
Genel Kurula ilişkin izlenimlerimi sizlerle ayrıntılı olarak
paylaşmak istiyorum. TSF Sitesinde yayınlanan videoda gördükleriniz var,
duyduklarınız var, bir de arka planda olanlar…
Genel Kurulun yapıldığı salon, salonun düzeni, hazırlıklar,
Yüce Önderimizin resmi ve bayrağımızın olduğu sahne, hazırlıkları, genel
sekreterliğin ve Federasyon çalışanlarının her zamanki titiz, sabırlı ve nazik
çalışmaları, gayretlerinden dolayı iftihar ettim.
Federasyon yönetimi ve emeği geçen tüm arkadaşlarımızı
kutluyorum, başlattığımız bazı ilkesel doğru uygulamaların daha da
iyileştirilerek günümüzde de devam ettiğini görmek mutluluk verici.
Bu anlamda notum 10 üzerinden 9,5. Eksik ne? Konuşmacının
isterse bir bilgisayarı kullanabilmesi, ya da sunumu kendisinin yönetebilmesi
de, umarım bir sonraki Olağanüstü Seçimli Genel Kurulda düşünülür. Bu tabii
benim düşüncem.
Bunlar güzel şeylerdi genel kuruldaki. Ben otururken
kulübümün yanında oturmayı tercih ettim.
Benim arkamda oturan ve sonradan adını
öğrendiğim Halil İbrahim Sarı adlı Çallı Spor Delegesinin sürekli taciz etmesi
de Genel Kurulumuza yakışmayan bir unsurdu. Sanırım, Çallı Spor Yönetimi de bu
beyefendiye bundan sonra delegelik verirken bunu göz önüne alacaktır.
Bu beyefendi ben konuşmadan tacizlerine başladı, sonra devam
etti, bir kısmını videoda bulabilirsiniz.
Arkadaşımızın adını sorguladım ve hiç şaşırmadım bulduğum
yerde:
Meşhur Dış İlişkiler Komisyonumuz. Ben bu beyefendinin kim
olduğunu bilmem, bilseydim o da benim kim olduğumu bilirdi. Ama satranççı
olmadığı kesin, sporla alakası da yok ona eminim. Yoksa sportmen kişi,
satranççı bu tür kaba ve müstehzi ifadeler içeren davranışlarda bulunmaz.
Tüm genel kurulda birkaç olumsuz unsurdan birisi de bu Halil
İbrahim efendiydi.
Diğer bir unsur ben salona girdiğimde insanların yüzlerinde
gördüğüm farklı ifadelerdi.
İlginç bir duygulanım bu, gözüne bakınca insanın sizle ilgili
düşündüklerini anlayabilmek, ben iyi olduğumu düşünüyorum bu konuda anlık
hislerle ilgili.
Bir grup beni görünce tedirgin oldular, bunlar
satranççı olmayanlardı. Doğaldır.
Delegelerden çok büyük bir bölümü, bireysel ya
da kulüp olarak benle iletişim kuruyorlar. Salona girince yüzlerinde güven,
sevgi gördüğüm çok sayıda delege oldu. Onlar satrancın gerçek emekçileri, ya
bir kulübü destekliyorlar, ya derdini çekiyorlar, ya çocuk yetiştiriyorlar, ama
içindeler satrancın.
Aslında geçmişte ihmal ettiğim bir husus, bu satranççı
delegelerle yüz yüze daha çok zaman geçirebilmekti. Kuşkusuz, o sırada Türk
Satrancının gelişimi için uğraşıyorduk ama olsun, yine de önemli bu. En çok aldığım mesajlardan birisi “gönlümüz
sizle birlikte ama elimizden bir şey gelmiyor”. Açacağım bu konuyu ileride…
Bir grup daha var ki, aslında çok sevdiğim ama
bir şekilde kafaları karışık insanlar. “Ya ne oldu da Başkan, Gülkız hanıma bu
şekilde muhalefet ediyor?” şeklinde düşünen dostlarım.
Ben şimdi ikinci ve üçüncü gruba diyorum ki, ben değişmedim
aynı Ali Nihat Yazıcı’yım. Zaman içerisinde olan biteni anlayacaksınız lütfen
sabredin. Bunları kazıyıp atmamız lazım Türk Satrancından bir daha geri
gelemeyecek şekilde.
Neyse, elimi gelip sıkanlar da oldu, yolunu çevirenler de,
göz ucuyla gülümseyip kusura bakma diyenler de. Canları sağ olsun!
Açılış seremonisi yapıldı, saygı duruşunda bulunduk,
İstiklal Marşımızı okuduk ve Divanı oy birliğiyle seçtik.
Divan: yıllarca
birlikte görev yaptığımız çok sevdiğim ve saydığım iki insan Divan Başkanı ve
Başkanvekili olarak görev yaptılar. Ben de yönetim kurulu divanda olamayacağı için
bu iki ismi önerirdim sorulsaydı bana.
Lütfen eleştiri sınırları içerisinde değerlendirilsin ama daha
adil ve hukuka uygun bir yönetim beklerdim. Eleştiri bu, Divan kötüydü yönetiminde,
tarafsız değildi. Divandan, yönetimce önceden talep edilmiş, istenmiş hususlar
vardı ki, bunlar kesinlikle hukuka aykırı.
Gelin bunla başlayıp bunla bitirelim bu yazıyı.
Genel Kurul Gündemi okundu! Kabul edildi. Oraya kadar hiçbir
önerge ya da değişiklik gündeme ilave ya da red konusunda bir şey söylenmedi.
Gündem kabul edildikten sonra gündeme ilişkin iki öneri okundu. Birisi benim e-postamdı.
Önce ne olduğunu anlatayım:
Bir gün öncesinde, Ana Statü Taslağının yayınlanmaması ve
ısrarla gizli tutulması nedeniyle, "Ana Statüde Ne Değişecek?" başlıklı bir yazı yazdım ve toplu SMS olarak tüm delegelere gönderdim. 21 Kasım
2014, 16:55 civarındaydı.
Ardından Federasyona ekte bulunan e-postayla bir önerge
yollayarak, Ana Statü değişikliği taslağının web sitesinde halen yayınlanmamış
olduğunu ifade ettim ve nedenlerini sayarak öneriyi geri çekin diye talepte
bulundum. Önerimin, Divan Başkanına ve Genel Müdürlük gözlemcisine iletilmesini
istedim. Açıkçası bu bir önerge değildi. Divan Başkanvekili ve Başkanının da
dediği gibi bir önergede olması gereken şekil unsurlarını taşımıyordu. Ama
amacına ulaştı.
Bu e-postam üzerine, TSF Ana Statü Taslağını yayınladı. Ama
Mali Genel Kurul sayfasında. Amaçları sadece göz boyamaktı. Ardından da,
Hocanın “biz zaten eşekten düşecektik” dediği gibi, “biz zaten yayınlayacaktık”
dediler.
Şimdi bu özrü kabahatinden büyük denilen bir durum oluyor.
Yani bilerek yayınlamamışsın o saate kadar. Demokrasi böyle bir şey mi? Seçim gibi önemli, kulüplerin delege sayısını
değiştiren bir konuda camianın görüşünü nasıl sormazsınız? Gülkız Hanım; şu
anda siz bu yazıyı okurken ben de sizin düşüncelerinizi okuyor gibiyim. “Ali Nihat bey, ben kendi
bildiğimi yaparım” diyorsunuz. Hadi yapın da
görelim birlikte…
Yani benim önergeme artık gerek yoktu. Ama Divan Başkanı
önergeyi okudu usulen, sonra değerlendirmeye alınmadı. Doğru yaptı bence, ama
zaten o önerge, zararın neresinden dönülse amacıyla yazılmış tavşan bir
önergeydi, amacına da ulaştı. Sayın Başkana ve Vekiline teşekkür ederim.
Sonra, Divan Başkanı demokrat bir insan olarak olması
gereken bir şeyi, olacağını sanarak dile getirdi. Aynen şöyle dedi: “Ayrıca o
maddeye geldiğimizde ana statü hem eski haliyle hem de yeni haliyle genel kurul
gündemine açıklanacak.” Ama açıklanmadı, bana göre yeterli değil açıklama, bu
özellikle mi yapıldı?
Sonra tekrar devam edeceğiz... "Piscem natare doces" Pek yakında...
TSF'nin Mali Genel Kurulunu TSF Sitesinde yayınlanan videodan izledim. Bu emek ve hizmet için çok teşekkür ederim.
YanıtlaSilÇOK ÖNEMLİ İKİ AYRINTI GÖRDÜM.
1-Sayın Ali Nihat Yazıcı biraz eleştirince, sayın başkan Gülkız hanımın konuşmak için kürsüye geldiğinde SESİNİN TİTREDİĞİNİ GÖRDÜM. düşündürücü !
2-Sayın Ali Nihat Yazıcı Mali durumu değerlendirirken "haklı olarak insanın aklına öküzün altında buzağı arayışı geliyor" diye bir cümle kullandı ,
Sayın Gülkız hanımefendinin yanındaki bir bey de kalkıp aynen şu cümleyi kullandı.Ali Nihat beye söylüyor "Sayın başkan siz bizim başkanımızsınız ve öyle kalınız.
SİZ ÖKÜZÜN ALTINDA BUZAĞI ARIYORSUNUZ DA YANLIŞ ÖKÜZÜN ALTINDA ARIYORSUNUZ DİYE SÖYLEDİ". Buradan çıkan sonuç net. Demek ki bir öküz ve buzağı var.
Beyefendi madem biliyorsunuz lütfen söyleyiniz hangi ÖKÜZÜN ALTINDA BUZAĞI ARANACAĞINI?.
Eleştiriye açık olmayanlar kendi nefesiyle daralırlar.
Babacan UĞUZ
İTÜ Matematik Mühendisi
Genel Müdür
BAB Mikroskop Ve Görüntü İşleme Analiz Sistemleri