Satranç dostları,
Tekrar teşekkür ediyorum, arayanlara, soranlara fazlasını öğrenmek isteyenlere.
Bir satranççı asla eleştirilmekten korkmaz, yanlışının nerede olduğunu bulmaya çalışır. Yoksa aynı hataları sürekli yapar ve her defasında kaybeder.
Bu nedenle, Gülkız Tulay hanımefendinin çevrede hakkımda söylediklerini üzülerek duyuyorum, ama şaşırmıyorum.
Ben eleştirilerime devam ediyorum:
Sunudaki şekli:
Eleştiri: TSF Başarının ne olduğunu da anlayamamaktadır. TSF Başarı olarak, 4-5 ülkenin katıldığı ve sporcularımızın birbirleriyle yarıştığı Avrupa Okullar Şampiyonası ve Dünya Okullar Şampiyonasını, devletimize ve sponsorlarımıza sunmaktadır. Ancak maalesef aslında durum çok iç karartıcıdır.
Gerçekten de böyle! Ben asla küçümsemiyorum bu şampiyonalarda başarılı olan sporcularımızı, ama Gülkız Tulay sporcularımızı küçümsüyor. Bu turnuvalara gidilmesine hayır da demiyorum, ama çıtamız onlar olmamalı.
Kuşkusuz bunu anlayacak bir başkan, bir lider o çıtanın nerede olması gerektiğini öngörebilir. Öyle biri de artık Fevzipaşa’da yok.
Şimdi sorum şu, yanıtı belli olduğu için anlaması bu şekilde çok kolay aslında!
Eğer Avrupa Okullararası Satranç Şampiyonasında aldığınız sonuçlar başarıysa neden Brezilya’ya, yani Dünya Okullararası Satranç Şampiyonasına sadece 5 sporcu yolluyorsunuz. Neden daha çok sporcumuz gitmiyor?
Kulağımı açıyorum sizi dinliyorum yanıtı için…
Avrupa Okullararası Satranç Şampiyonasında alınan değerler başarı değil diyemiyorsunuz, o malum.
Maddi nedenler diyorsunuz, duydum şimdi. Brezilya gitmek çok pahalı olduğu için.
Ama Gülkız Hanım, sizin bütçenizde 773.378,37 ₺ kar görünüyor, ne yapacaksınız o paraları?
Eğer sporcuları Dünya Şampiyonasına yollamayacaksanız, o zaman nedir bu kar yapma arzusu?
Tasarruf mu dediniz? Eğer tasarruf yapıyorsanız neden Tromsö’de düzenlenen Olimpiyatlara oğlunuzu Dış İlişkiler Komisyonu üyesi olarak götürüyorsunuz o zaman?
O zaman bu değilse nedeni, niçin Avrupa Okullararası Satranç Şampiyonasında altın madalya alan çocuklarımızı Brezilya’ya göndermiyorsunuz?
Aslında nedeni, başarının ne olduğunu görememeniz! Başarı diye satmaya çalışıyorsunuz bazı şeyleri, ama sizin de başarı olduğuna inanıp inanmadığınıza emin değilim açıkçası.
Ne olacak şimdi? Yanıtı var mı bu soruların?
Bir tek yanıtı var, siz bu işi yapamıyorsunuz Gülkız Hanım, o nedenle istifa edin sizi istifaya davet ediyorum!
Eleştiri: Kasım 2012’den buyana, Milli Takımlarımıza yeni sporcu adayı çıkartılamamış, 2012 Dünya Satranç Olimpiyatlarında yarışan 2023 ve 2016 takımlarımız ihmal edilmiş, bu kadrolardaki sporcularımızın sportif gelişimi durma ve azalma noktasına gelmiştir. Yeni yetenekler bulunamamış ya da yok edilmiştir. Alınan önemli madalyaların tümü 2012’ye kadar yatırım yapılan elit sporcuların madalyalarıdır.
İnanılmaz bir şey ama gerçek!
2012 Dünya Satranç Olimpiyatlarından bu yana yüz yüze kampa alınmayan milli takım sporcularımız var. Federasyon, internetten satranç çalışmayı artık gerçek kampın yerine koymaya başlamış durumda. Madalya alan çocuklarımız 2012 Olimpiyatlarında alt yapı takımlarındaki sporcularımız.
Büyük bir felaket bu çocukları kaybetmemiz, ama öyle oluyor. Tek tek sönmeye başlayan yıldızlar gibi bu özel yetenekler. “Kara delik” olarak da, Federasyonun aslında hiçbir şekilde olmayan tasarruf politikalarını görebiliriz. Para kazanmak için spordan sürekli kısan Gülkız Tulay, oğlunu Tromsö Olimpiyatlarına Dış İlişkiler Komisyonu üyesi olarak götürürken aynı hassasiyeti göstermiyor.
Satranç spor mu? Benim yanıtım çok açık. O yüzden internet üzerinden satranç eğitimi tek başına felakettir diyorum ben.
Yeni yetenek var mı diye etrafa bakıyorum ama ben göremiyorum. Aslında olağanüstü yetenekler var ama vizyonu olmayan, “sporcular olmadan federasyon ne güzel idare edilirdi” düzeyinde bir yönetim gösteren Gülkız Hanım sayesinde, bu çocuklar yıldız olamadan bir göktaşı gibi kaybolup gidiyor.
Sevgili dostlar, bir yandan bu yazılarımı yazmaya çalışırken, diğer yandan kendimi her anlamda yeniliyor ve güzel projelerle uğraşıyorum. İlginiz için teşekkür ederim.
Dostluk böyle zamanlarda belli oluyor.
Tabii aramayanlar da sormayanlar da var, onlara selam olsun!
Antep’in 40 yıldır baklava fıstık dolu dağlarına kar yağdıysa, o dağlara da selam olsun!
Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner!
Görüşmek üzere…
Tekrar teşekkür ediyorum, arayanlara, soranlara fazlasını öğrenmek isteyenlere.
Bir satranççı asla eleştirilmekten korkmaz, yanlışının nerede olduğunu bulmaya çalışır. Yoksa aynı hataları sürekli yapar ve her defasında kaybeder.
Bu nedenle, Gülkız Tulay hanımefendinin çevrede hakkımda söylediklerini üzülerek duyuyorum, ama şaşırmıyorum.
Ben eleştirilerime devam ediyorum:
Sunudaki şekli:
Eleştiri: TSF Başarının ne olduğunu da anlayamamaktadır. TSF Başarı olarak, 4-5 ülkenin katıldığı ve sporcularımızın birbirleriyle yarıştığı Avrupa Okullar Şampiyonası ve Dünya Okullar Şampiyonasını, devletimize ve sponsorlarımıza sunmaktadır. Ancak maalesef aslında durum çok iç karartıcıdır.
Gerçekten de böyle! Ben asla küçümsemiyorum bu şampiyonalarda başarılı olan sporcularımızı, ama Gülkız Tulay sporcularımızı küçümsüyor. Bu turnuvalara gidilmesine hayır da demiyorum, ama çıtamız onlar olmamalı.
Kuşkusuz bunu anlayacak bir başkan, bir lider o çıtanın nerede olması gerektiğini öngörebilir. Öyle biri de artık Fevzipaşa’da yok.
Şimdi sorum şu, yanıtı belli olduğu için anlaması bu şekilde çok kolay aslında!
Eğer Avrupa Okullararası Satranç Şampiyonasında aldığınız sonuçlar başarıysa neden Brezilya’ya, yani Dünya Okullararası Satranç Şampiyonasına sadece 5 sporcu yolluyorsunuz. Neden daha çok sporcumuz gitmiyor?
Kulağımı açıyorum sizi dinliyorum yanıtı için…
Avrupa Okullararası Satranç Şampiyonasında alınan değerler başarı değil diyemiyorsunuz, o malum.
Maddi nedenler diyorsunuz, duydum şimdi. Brezilya gitmek çok pahalı olduğu için.
Ama Gülkız Hanım, sizin bütçenizde 773.378,37 ₺ kar görünüyor, ne yapacaksınız o paraları?
Eğer sporcuları Dünya Şampiyonasına yollamayacaksanız, o zaman nedir bu kar yapma arzusu?
Tasarruf mu dediniz? Eğer tasarruf yapıyorsanız neden Tromsö’de düzenlenen Olimpiyatlara oğlunuzu Dış İlişkiler Komisyonu üyesi olarak götürüyorsunuz o zaman?
O zaman bu değilse nedeni, niçin Avrupa Okullararası Satranç Şampiyonasında altın madalya alan çocuklarımızı Brezilya’ya göndermiyorsunuz?
Aslında nedeni, başarının ne olduğunu görememeniz! Başarı diye satmaya çalışıyorsunuz bazı şeyleri, ama sizin de başarı olduğuna inanıp inanmadığınıza emin değilim açıkçası.
Ne olacak şimdi? Yanıtı var mı bu soruların?
Bir tek yanıtı var, siz bu işi yapamıyorsunuz Gülkız Hanım, o nedenle istifa edin sizi istifaya davet ediyorum!
Eleştiri: Kasım 2012’den buyana, Milli Takımlarımıza yeni sporcu adayı çıkartılamamış, 2012 Dünya Satranç Olimpiyatlarında yarışan 2023 ve 2016 takımlarımız ihmal edilmiş, bu kadrolardaki sporcularımızın sportif gelişimi durma ve azalma noktasına gelmiştir. Yeni yetenekler bulunamamış ya da yok edilmiştir. Alınan önemli madalyaların tümü 2012’ye kadar yatırım yapılan elit sporcuların madalyalarıdır.
İnanılmaz bir şey ama gerçek!
2012 Dünya Satranç Olimpiyatlarından bu yana yüz yüze kampa alınmayan milli takım sporcularımız var. Federasyon, internetten satranç çalışmayı artık gerçek kampın yerine koymaya başlamış durumda. Madalya alan çocuklarımız 2012 Olimpiyatlarında alt yapı takımlarındaki sporcularımız.
Büyük bir felaket bu çocukları kaybetmemiz, ama öyle oluyor. Tek tek sönmeye başlayan yıldızlar gibi bu özel yetenekler. “Kara delik” olarak da, Federasyonun aslında hiçbir şekilde olmayan tasarruf politikalarını görebiliriz. Para kazanmak için spordan sürekli kısan Gülkız Tulay, oğlunu Tromsö Olimpiyatlarına Dış İlişkiler Komisyonu üyesi olarak götürürken aynı hassasiyeti göstermiyor.
Satranç spor mu? Benim yanıtım çok açık. O yüzden internet üzerinden satranç eğitimi tek başına felakettir diyorum ben.
Yeni yetenek var mı diye etrafa bakıyorum ama ben göremiyorum. Aslında olağanüstü yetenekler var ama vizyonu olmayan, “sporcular olmadan federasyon ne güzel idare edilirdi” düzeyinde bir yönetim gösteren Gülkız Hanım sayesinde, bu çocuklar yıldız olamadan bir göktaşı gibi kaybolup gidiyor.
Sevgili dostlar, bir yandan bu yazılarımı yazmaya çalışırken, diğer yandan kendimi her anlamda yeniliyor ve güzel projelerle uğraşıyorum. İlginiz için teşekkür ederim.
Dostluk böyle zamanlarda belli oluyor.
Tabii aramayanlar da sormayanlar da var, onlara selam olsun!
Antep’in 40 yıldır baklava fıstık dolu dağlarına kar yağdıysa, o dağlara da selam olsun!
Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner!
Görüşmek üzere…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder