Bir
dostum, camiamızın çok sevdiği, yönetime ve bana yakın bir arkadaşım hafta sonu bana uğradı ve “derdin nedir? Ne güzel FIDE Asbaşkanıydın, geziyordun,
tozuyordun, Okulda Satranç Komisyonunun Başkanıydın,Federasyonda herkes seni
sayıyordu, seviyordu, şimdi tüm bunları bir kenara bıraktın ve federasyon
tarafından istenmeyen adam ilan edildin. Mantıklı mı?” diye eleştirilerini dile
getirdi.
Aslında,
tam da burada sorun! 12 yıl ekibinle birlikte canını dişine tak, gece gündüz çalış, Dünyada bir numara yap
bir federasyonu, iki yılda hiç etsin Başkanlık koltuğunda oturan eski arkadaşım.
Bu
iki yıl boyunca ne zaman eleştirmek istesem, “Ali Nihat sana yakışmaz, FIDE
Asbaşkanısın, senin ekibin, eleştirirsen bulunduğun konuma yakışmaz” diye kendi
kendimi yedim bitirdim. Kendileriyle konuştuğumda, yüzlerine söylediğimde duyduğum gerekçeler kahretti beni. Olayın gerçekliğinden uzak, tamamen koltuk sevdasına düşmüş, "satranç için nasıl bir şeyler yapabilirim?" değil, "koltuğumu nasıl korurum?, o kulübün oyu mu önemli yoksa bunun ki mi daha önemli" muhasebesi yapan bir kişi!
Susmaya
devam etmeyi; kendime yakıştıramadım ve satranca verdiğim emeklere ihanet olarak gördüm.
Hatalar,
sadece bilgisizlikten olsa çok kolay, konuşursun iyi niyetli insanla, çözümünü
bulursun. Ancak bazıları kesinlikle iyi niyetle açıklanamayacak, kasıtlı
ihmaller.
O yüzden, eşime sorup kararımı verdim ben, tabii bu kararı vermemi hızlandıran; Tromsö’de öğrendiğim çok önemli başka gelişmeler oldu. Şimdi esastan eleştirilere devam edelim.
O yüzden, eşime sorup kararımı verdim ben, tabii bu kararı vermemi hızlandıran; Tromsö’de öğrendiğim çok önemli başka gelişmeler oldu. Şimdi esastan eleştirilere devam edelim.
Sunudaki
şekli: TSF Başarının ne olduğunu da anlayamamaktadır
Milli
Takımlar Sorumlusu bu iki yılda dördüncü kez değişmiştir. Bu durum
başarısızlıklarda önemli etken olmuştur. Ne yazıktır ki, son 2 yıl içerisinde
yeni bir GM unvanı alınamamıştır, bir GM unvanı artmışsa da bu Azerbaycan’dan
ülkemize gelen saygın bir dostumuzdur
Milli Takımlar Sorumlusu:
İnanılır gibi değil. Yani ne diyebilirim ki? Yasin Emrah Yağız, Erdem Kayar, Erman Üsküdarlı ve Fatma Koç Öztürk olmak üzere 2 yılda dört milli takım sorumlusu değiştirdi Gülkız Hanım. Hepsi birbirinden kıymetli arkadaşlarımız.
İnanılır gibi değil. Yani ne diyebilirim ki? Yasin Emrah Yağız, Erdem Kayar, Erman Üsküdarlı ve Fatma Koç Öztürk olmak üzere 2 yılda dört milli takım sorumlusu değiştirdi Gülkız Hanım. Hepsi birbirinden kıymetli arkadaşlarımız.
Neden
acaba? Mesela sizler hiç merak ettiniz mi, neden Emrah bıraktı görevini? Bana
söylenen kendisine şiddetli bezdiri “mobbing” uygulandığı, hatta bu konuda bir Devlet Hastanesinden rapor aldığı; gerekçesi de "bir delegenin ismini zamanında bildirmediği için hakarete uğraması!" olduğu.
Yakışıyor mu Gülkız hanım size? Ben Emrah’ın yetişip dört dörtlük bir milli takımlar sorumlusu olması için ne kadar emek harcadım biliyor musunuz siz? Unuttunuz mu? Ben emek harcadım, siz değnekçiye bahşiş verir gibi insan harcıyorsunuz!
Yakışıyor mu Gülkız hanım size? Ben Emrah’ın yetişip dört dörtlük bir milli takımlar sorumlusu olması için ne kadar emek harcadım biliyor musunuz siz? Unuttunuz mu? Ben emek harcadım, siz değnekçiye bahşiş verir gibi insan harcıyorsunuz!
Başka
şeyler de var duyduğum, ama o kişilerin yeni bir bezdiri ile muhatap olmaması için
söylemeyeceğim, ancak tekrarlamak istiyorum: "İnanılır gibi değil"
Tek
tek hesabını soracağım size her şeyin. Kimse sesini çıkartamıyor, hışmınıza
uğruyor, ama buyurun gücünüz yetiyorsa benle uğraşın bakalım.
Gelelim
konumuza!
Ne
alt yapıda, ne milli takımlarda kim neden sorumlu belli değil. Kim milli
takımlar patronu? Tamam, evrak işlerini kimin hallettiğini izliyoruz. Ama
“sporcular kimle muhatap olacaklar?”, “milli takımlar nasıl seçiliyor?”,
“yıllık programları nedir?”, “bütçesi nedir?” belli değil. Bir grup için 8 kamp
diye başlanıyor, 6 kampa iniyor sonra 4
oluyor. Federasyon Başkanlığı koltuğunu işgal eden hanımefendi sürekli spordan
tasarruf ettiği iddiası altında sporumuzu yok ederken, Dış İlişkiler Komisyonu üyesi oğlunu bir değil, üstelik birden
fazla seyahat için harcırahını, yolluğunu ödeyerek göreve gönderebiliyor.
Sonuç
ne peki?
2012
yılında bıraktığımız sporcularımız aynı şekilde yerinde sayıyor. Birkaç tane kişisel çıkış var onlar da geçen
yazımda söylediğim gibi parlayan göktaşı aslında sadece.
Son
2 yıl içerisinde yeni bir GM unvanı yok federasyonun. 2009-2012 arasında 6 yeni
büyük usta unvanı almıştık, ülkemizde doğan sporcularımızla, 2012’den buyana
bir tek Batuhan var ama o da unvanını alamadı. ELO barajını geçemediği için henüz unvanı resmen verilmedi ve
bunun en büyük sorumlusu da Federasyon.
Bence
Gülkız Hanım, kaç il gezip kaç el sıktığını yazacağı yerde, doğrudan gösterge
olan bu sayılara biraz önem verse daha iyi olur.
Tabii
esas sorun sadece büyük usta çıkartamamak değil, o unvanı elde edecek düzeye
yakın ya da ardından gelen düzeydeki sporcularımızın da olmaması.
Alınan büyük
usta normlarına bakalım, Oğulcan Kanmazalp aldığı normları tamamen kendi
olanaklarıyla aldı. Var mı federasyonun en ufak bir katkısı? “YOK!”
Vahap,
C.C. daha normları yok, olacak şey mi? Burak Fırat 17 ay önce (Ağustos 2013'te) bir norm aldı,
çoktan 2600 olmalıydı bana göre.
Sorun
işte burada! Yükselişe, ağaç keser gibi balta vurmak, tasarruf ediyorum
mantığıyla, Türk Satrancının çıkışını tıkamak.
“Piramidin
tepesi eskidi, köhnedi, altı ise yıkılmaya mahkûm.” 2 yıl sonra bu sözleri
duyacağım diye korkuyorum, sorun orada.
Yanlış
mıyım?
Haydi,
utandırın beni! Destek verin bu çocuklara, 773.378,37 ₺, yazıyla "yediyüzyetmişüçbinüçyüzyetmişsekizliraotuzyedikuruşcuk" paranızı harcayın
biraz Gülkız Hanım. Tamam, Dış İlişkiler Komisyonu üyeleri devam etsin yurtdışı
gezilerine ve benim zamanında göremediğim ilişkilerine, neyse o, olsun, o da
olsun, ona da razıyım, ama bu çocuklar için biraz gayret gösterin lütfen! Üstelik bu çocukların
işleri gittikçe zorlaşıyor. Eğitim sıkıntıları geliyor önlerine, zamanında
simultane verdikleri Rus, Polonyalı, Hint, Ermeni sporcular çoktan 2600 oldu.
Bu çocuklar yerinde sayıyor.
Ayıptır!
Üstelik
geriden gelenlerin de ilerlemelerini engelliyorsunuz.
Ben
görüyorum ama sizin aklınız havada!
Var
mı, Vahap ve C.C.’den genç bir tek IM normu olan sporcumuz?
Bir de 2012’ye bakın, karşılaştırın!
Bir de 2012’ye bakın, karşılaştırın!
Bunlar
somut gösterge.
Var
mı tek bir kızımız WIM Normu alan son 2 yılda?
Aslında
dediklerimi anladığınızdan da çok emin değilim doğrusu. Ama ben hala
etrafınızda bu satırları okuyup anlayacak ve size de anlatabilecek, en azından
birkaç kişi kaldığını düşünüyorum.
Güneş
balçıkla sıvanmıyor işte.
Gülkız Hanım, siz satranç için kullanmadığınız o karlara yeni karlar katmak için, Türkiye Küçükler Şampiyonası otelini fahiş fiyatlarla
satmakla uğraşın, bu yanlışlarınıza devam edin. O konuda da yazacağım günler gelecek, merak etmesin kimse.
2014 Mali Genel Kurulunda, Genel Müdürlükten katılan Denetleme Kurulu Başkanımız, SGM'nin Satranç Federasyonunu çok sevdiğini ve takdir ettiğini söyledi. Gülkız Hanım da aslında gerekçesi nedeniyle çok kötü bir haber olan bu beyandan çok mutlu oldu. Ben gördüm 2 metre mesafedeydim.
Çünkü
bu takdirin gerekçesi SGM'nin, Satranç Federasyonuna verdiği desteğin gittikçe
azalması ve bir gün hiç desteğe ihtiyaç olmayacak bir yolda ilerlemesiydi.
Genel Müdürlük böyle düşünüyor. Peki doğru mu gerekçeleri? Ona ayrı bir
başlıkta gireceğiz.
Gülkız
Hanım, eğer amacınız sadece para harcamamaksa, milli takımları tek yıllarda
Avrupa Takımlara, çift yıllarda olimpiyatlara götürün sadece, her yıl sadece
davetli sporcularla Avrupa ve Dünya Yaş Gruplarına gidin, hatta kafile başkanı
olarak da Dış İlişkiler Komisyonu üyelerini atayın.
Nasıl
olsa Avrupa Okulları da aldınız önümüzdeki sene, orda da 5-10 ülke katılır, 30
tane madalya alırsınız, medyaya, sponsora, devlete gösterirsiniz. Heykelinizi
dikerler Genel Müdürlük önüne. Ne güzel olur değil mi? Tabii sporcu ve spor
olmadan spor federasyonu ne güzel idare edilirdi.
Bunlara gerek yok ki! Ben size en güzel aklı vereyim:
İstifa
edin Gülkız hanım, emin olun çok onurlu bir karar olur sizin için.
İçinde bulunduğumuz konumunda gördüğünüz şekilde Türk Satrancı için en güzel gelişme bu olur, hatta şöyle bir bakıyorum tarihe bile geçer aslında.
Devam
edeceğiz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder