Zumbul

Zumbul
En Seçkin, En Kaliteli, En Ucuz Satranç Ürünleri

17 Aralık 2014 Çarşamba

Mali Genel Kurul - 6 Ubi fumus, ibi ignis

Sevgili satranççılar,

Bir dostum, camiamızın çok sevdiği,  yönetime ve bana yakın bir arkadaşım hafta sonu bana uğradı ve “derdin nedir? Ne güzel FIDE Asbaşkanıydın, geziyordun, tozuyordun, Okulda Satranç Komisyonunun Başkanıydın,Federasyonda herkes seni sayıyordu, seviyordu, şimdi tüm bunları bir kenara bıraktın ve federasyon tarafından istenmeyen adam ilan edildin. Mantıklı mı?” diye eleştirilerini dile getirdi.


Aslında, tam da burada sorun! 12 yıl ekibinle birlikte canını dişine tak, gece gündüz çalış, Dünyada bir numara yap bir federasyonu, iki yılda hiç etsin Başkanlık koltuğunda oturan eski arkadaşım.

Bu iki yıl boyunca ne zaman eleştirmek istesem, “Ali Nihat sana yakışmaz, FIDE Asbaşkanısın, senin ekibin, eleştirirsen bulunduğun konuma yakışmaz” diye kendi kendimi yedim bitirdim. Kendileriyle konuştuğumda, yüzlerine söylediğimde duyduğum gerekçeler kahretti beni. Olayın gerçekliğinden uzak, tamamen koltuk sevdasına düşmüş, "satranç için nasıl bir şeyler yapabilirim?" değil, "koltuğumu nasıl korurum?, o kulübün oyu mu önemli yoksa bunun ki mi daha önemli" muhasebesi yapan bir kişi! 

Susmaya devam etmeyi; kendime yakıştıramadım ve satranca verdiğim emeklere ihanet olarak gördüm. 

Hatalar, sadece bilgisizlikten olsa çok kolay, konuşursun iyi niyetli insanla, çözümünü bulursun. Ancak bazıları kesinlikle iyi niyetle açıklanamayacak, kasıtlı ihmaller. 

O yüzden, eşime sorup kararımı verdim ben, tabii bu kararı vermemi hızlandıran; Tromsö’de öğrendiğim çok önemli başka gelişmeler oldu. Şimdi esastan eleştirilere devam edelim.



Sunudaki şekli: TSF Başarının ne olduğunu da anlayamamaktadır

Milli Takımlar Sorumlusu bu iki yılda dördüncü kez değişmiştir. Bu durum başarısızlıklarda önemli etken olmuştur. Ne yazıktır ki, son 2 yıl içerisinde yeni bir GM unvanı alınamamıştır, bir GM unvanı artmışsa da bu Azerbaycan’dan ülkemize gelen saygın bir dostumuzdur

Milli Takımlar Sorumlusu: 
İnanılır gibi değil. Yani ne diyebilirim ki? Yasin Emrah Yağız, Erdem Kayar, Erman Üsküdarlı ve Fatma Koç Öztürk olmak üzere 2 yılda dört milli takım sorumlusu değiştirdi Gülkız Hanım. Hepsi birbirinden kıymetli arkadaşlarımız.
Neden acaba? Mesela sizler hiç merak ettiniz mi, neden Emrah bıraktı görevini? Bana söylenen kendisine şiddetli bezdiri “mobbing” uygulandığı, hatta bu konuda bir Devlet Hastanesinden rapor aldığı; gerekçesi de "bir delegenin ismini zamanında bildirmediği için hakarete uğraması!" olduğu. 

Yakışıyor mu Gülkız hanım size? Ben Emrah’ın yetişip dört dörtlük bir milli takımlar sorumlusu olması için ne kadar emek harcadım biliyor musunuz siz? Unuttunuz mu? Ben emek harcadım, siz değnekçiye bahşiş verir gibi insan harcıyorsunuz!

Başka şeyler de var duyduğum, ama o kişilerin yeni bir bezdiri ile muhatap olmaması için söylemeyeceğim, ancak tekrarlamak istiyorum: "İnanılır gibi değil"

Tek tek hesabını soracağım size her şeyin. Kimse sesini çıkartamıyor, hışmınıza uğruyor, ama buyurun gücünüz yetiyorsa benle uğraşın bakalım.

Gelelim konumuza!

Ne alt yapıda, ne milli takımlarda kim neden sorumlu belli değil. Kim milli takımlar patronu? Tamam, evrak işlerini kimin hallettiğini izliyoruz. Ama “sporcular kimle muhatap olacaklar?”, “milli takımlar nasıl seçiliyor?”, “yıllık programları nedir?”, “bütçesi nedir?” belli değil. Bir grup için 8 kamp diye başlanıyor,  6 kampa iniyor sonra 4 oluyor. Federasyon Başkanlığı koltuğunu işgal eden hanımefendi sürekli spordan tasarruf ettiği iddiası altında sporumuzu yok ederken, Dış İlişkiler Komisyonu üyesi oğlunu bir değil, üstelik birden fazla seyahat için harcırahını, yolluğunu ödeyerek göreve gönderebiliyor.

Sonuç ne peki?

2012 yılında bıraktığımız sporcularımız aynı şekilde yerinde sayıyor.  Birkaç tane kişisel çıkış var onlar da geçen yazımda söylediğim gibi parlayan göktaşı aslında sadece.

Son 2 yıl içerisinde yeni bir GM unvanı yok federasyonun. 2009-2012 arasında 6 yeni büyük usta unvanı almıştık, ülkemizde doğan sporcularımızla, 2012’den buyana bir tek Batuhan var ama o da unvanını alamadı. ELO barajını geçemediği için henüz unvanı resmen verilmedi ve bunun en büyük sorumlusu da Federasyon.

Bence Gülkız Hanım, kaç il gezip kaç el sıktığını yazacağı yerde, doğrudan gösterge olan bu sayılara biraz önem verse daha iyi olur.

Tabii esas sorun sadece büyük usta çıkartamamak değil, o unvanı elde edecek düzeye yakın ya da ardından gelen düzeydeki sporcularımızın da olmaması.  

Alınan büyük usta normlarına bakalım, Oğulcan Kanmazalp aldığı normları tamamen kendi olanaklarıyla aldı. Var mı federasyonun en ufak bir katkısı? “YOK!”

Vahap, C.C. daha normları yok, olacak şey mi? Burak Fırat 17 ay önce (Ağustos 2013'te) bir norm aldı, çoktan 2600 olmalıydı bana göre.

Sorun işte burada! Yükselişe, ağaç keser gibi balta vurmak, tasarruf ediyorum mantığıyla, Türk Satrancının çıkışını tıkamak.

Piramidin tepesi eskidi, köhnedi, altı ise yıkılmaya mahkûm.” 2 yıl sonra bu sözleri duyacağım diye korkuyorum, sorun orada.

Yanlış mıyım?

Haydi, utandırın beni! Destek verin bu çocuklara, 773.378,37 ₺, yazıyla "yediyüzyetmişüçbinüçyüzyetmişsekizliraotuzyedikuruşcuk"  paranızı harcayın biraz Gülkız Hanım. Tamam, Dış İlişkiler Komisyonu üyeleri devam etsin yurtdışı gezilerine ve benim zamanında göremediğim ilişkilerine, neyse o, olsun, o da olsun, ona da razıyım, ama bu çocuklar için biraz gayret gösterin lütfen! Üstelik bu çocukların işleri gittikçe zorlaşıyor. Eğitim sıkıntıları geliyor önlerine, zamanında simultane verdikleri Rus, Polonyalı, Hint, Ermeni sporcular çoktan 2600 oldu. Bu çocuklar yerinde sayıyor.

Ayıptır!

Üstelik geriden gelenlerin de ilerlemelerini engelliyorsunuz.
Ben görüyorum ama sizin aklınız havada!
Var mı, Vahap ve C.C.’den genç bir tek IM normu olan sporcumuz? 

Bir de 2012’ye bakın, karşılaştırın!

Bunlar somut gösterge.

Var mı tek bir kızımız WIM Normu alan son 2 yılda?

Aslında dediklerimi anladığınızdan da çok emin değilim doğrusu. Ama ben hala etrafınızda bu satırları okuyup anlayacak ve size de anlatabilecek, en azından birkaç kişi kaldığını düşünüyorum.

Güneş balçıkla sıvanmıyor işte.

Gülkız Hanım, siz satranç için kullanmadığınız o karlara yeni karlar katmak için, Türkiye Küçükler Şampiyonası otelini fahiş fiyatlarla satmakla uğraşın, bu yanlışlarınıza devam edin. O konuda da yazacağım günler gelecek, merak etmesin kimse.

2014 Mali Genel Kurulunda, Genel Müdürlükten katılan Denetleme Kurulu Başkanımız, SGM'nin Satranç Federasyonunu çok sevdiğini ve takdir ettiğini söyledi. Gülkız Hanım da aslında gerekçesi nedeniyle çok kötü bir haber olan bu beyandan çok mutlu oldu. Ben gördüm 2 metre mesafedeydim.   


Çünkü bu takdirin gerekçesi SGM'nin, Satranç Federasyonuna verdiği desteğin gittikçe azalması ve bir gün hiç desteğe ihtiyaç olmayacak bir yolda ilerlemesiydi. Genel Müdürlük böyle düşünüyor. Peki doğru mu gerekçeleri? Ona ayrı bir başlıkta gireceğiz.   

Gülkız Hanım, eğer amacınız sadece para harcamamaksa, milli takımları tek yıllarda Avrupa Takımlara, çift yıllarda olimpiyatlara götürün sadece, her yıl sadece davetli sporcularla Avrupa ve Dünya Yaş Gruplarına gidin, hatta kafile başkanı olarak da Dış İlişkiler Komisyonu üyelerini atayın. 


Nasıl olsa Avrupa Okulları da aldınız önümüzdeki sene, orda da 5-10 ülke katılır, 30 tane madalya alırsınız, medyaya, sponsora, devlete gösterirsiniz. Heykelinizi dikerler Genel Müdürlük önüne. Ne güzel olur değil mi? Tabii sporcu ve spor olmadan spor federasyonu ne güzel idare edilirdi.

Bunlara gerek yok ki! Ben size en güzel aklı vereyim: 

İstifa edin Gülkız hanım, emin olun çok onurlu bir karar olur sizin için.

İçinde bulunduğumuz konumunda gördüğünüz şekilde Türk Satrancı için en güzel gelişme bu olur, hatta şöyle bir bakıyorum tarihe bile geçer aslında.

Devam edeceğiz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder