Kıymetli satranççılar, Mali genel Kurul ile ilgili yazılarıma devam ediyorum. Arada bir dönüp yazılarımı tekrar okumayı seviyorum ben. Bazen insan yazdığı bir şeyde başka bir gözle bakınca bir eksik, görüşlerinde zaman içinde değişiklik görebiliyor. Bu arada süreç içerisinde daha önce bilmediğiniz şeyleri öğrenebiliyorsunuz, bu tür eleştirel haber – aktüel yazılarda, konuya ilişkin farklı gelişmeler olabiliyor.
Bana gelen eleştirileri inceliyorum bazen.
Mali Genel Kurul ile ilgili sunumuma devam ediyorum, ardından bana genel kurul sırasında eleştiri getiren kişilere yanıtlarım geliyor.
Türkiye Satranç Federasyonunun bana göre çok başarısız, çok kötü yönetilen gündemine ilişkin görüş ve eleştirilerime de devam etmeyi sürdürüyorum bu arada.
Bir sonraki yazım, çok küçük yaştaki elit sporcularımıza karşı yapılan haksızlıklarla ilgili. Bu yazımı, araya bir iş seyahatim girdiği için 14 Şubat 2015 günü yayınlıyor olacağım.
Şimdi 22 Kasım 2014 günü gerçekleştirilen Türkiye Satranç Federasyonu Mali Genel Kurulunda, Federasyonun iki yıllık faaliyetlerine karşı yönde aldığım söz ve yaptığım sunuma devam ediyorum.
Sunumum bir sonraki yansısı aşağıdaki gibiydi:
Yansı içeriği:
Yani ben TSF’ye bilgi edinme yasası çerçevesinde sordum ama resmi yanıtı, “belgeler teftişte” gibi bir nedenle alamıyorum.
2013 ECU ve FIDE Genel Kurullarına kimler katıldı? Gittiler mi, katıldılar mı, katılmadılar mı? Kaç kişi gittiler? Ne kadar masraf yaptılar? Ben bu soruların hala yanıtını bekliyorum TSF’den. Elbet bu teftiş bir gün biter.
Ama ne acıdır ki hiçbir sıfatım olmadan sadece izleyici olarak katıldığım, ülkemizin ismi okunduğu zaman o genel kurulda olmayan, ancak oraya bu görevle gelmiş delegelerin olduğunu ben biliyorum.
Bu eleştiri tek başına Gülkız Tulay’ın istifası için yeterlidir bence. Bir başkan hem delege seçiminden hem de o delegenin ilgili genel kurula katılmasından sorumludur.
Yansı içeriği:
Ancak seçilir seçilmez, bu konuda akla hayale gelmez gerekçeler üreten Gülkız Hanımın, sözünde durmaması beni sadece üzüyor.
Temsil açısından yabancı dil olarak hiçbir şekilde yeterli olmayan kişilerin, ısrarla delege olmasını anlamak mümkün olmuyor.
Diyebilirsiniz ki, “bu mudur, Ali Nihat Yazıcı’nın muhalefet etmesinin nedeni?”
Kuşkusuz hayır!
Aslında eğer bu delegeliklerle ilgili verilen kararlar, seçilen kişiler, katılımlar doğru olsaydı, buna şahsi nedenlerle karşı çıkmam asla söz konusu olmazdı.
Ancak bir tek örnekle konuyu sizlere açıklayabilirim.
2013 Ekim ayında Tallinn’de hem FIDE (Dünya Satranç federasyonu) Olağanüstü Genel Kurulu hem de ECU (Avrupa Satranç Birliği) Olağanüstü Genel Kurulu yapıldı.
Aslında tek yıllarda yapılan genel kurullarda çok önemli gündemler yoktur. ECU Genel Kurullarında tek yıllarda turnuvalar kararlaştırılır. 2013 ECU Olağan Genel Kurulu Varşova’da Kasım 2013’te yapıldı.
2013’te zaten FIDE’nin olağan Genel Kurulu da yoktu. FIDE tek yıllarda Genel Kurul yetkilerini FIDE İcra Kurulunu toplayarak kullanır. Ben de o kurulun doğal üyesiydim o tarihte.
2013 Ekim ayında Tallinn’de düzenlenen ECU Olağanüstü Genel Kurulu yoklamayla birlikte, 10 dakika 38 saniye, FIDE Genel Kurulu da 24 dakika sürdü. İkisinde de tek gündem maddesi 2014 yılında yapılacak FIDE Seçimlerinde görev yapacak Seçim Komisyonunun seçilmesiydi.
Her iki toplantıda da tek önerge vardı bu komisyon adayları için, tamamen statü nedeniyle, zorunluluktan yapılan seçimlerdi. Yani Kasparov ve Ilyumzhinov kamplarının nadir olarak anlaştığı bir husustu bu.
İki genel kurula da çok az sayıda delege katıldı. Ben oradaydım, ama TSF delegelik için cümbür cemaat bu genel kurullara geldi. Bu görevle gelenler o genel kurulda var mıydılar peki?
Kısacası, sporcularımızın aldığı eğitim desteği ödüllerini üçte birine düşürerek tasarruf eden TSF başkanı, aynı hassasiyeti uluslararası toplantılarda göstermiyordu.
Üstelik bu toplantılarda, Dış İlişkiler Komisyonu üyesi sıfatıyla birinci derece akrabası olması, daha da düşündürücü.
Ne kadar acı değil mi?
Devam edeceğiz.
Bana gelen eleştirileri inceliyorum bazen.
Mali Genel Kurul ile ilgili sunumuma devam ediyorum, ardından bana genel kurul sırasında eleştiri getiren kişilere yanıtlarım geliyor.
Türkiye Satranç Federasyonunun bana göre çok başarısız, çok kötü yönetilen gündemine ilişkin görüş ve eleştirilerime de devam etmeyi sürdürüyorum bu arada.
Bir sonraki yazım, çok küçük yaştaki elit sporcularımıza karşı yapılan haksızlıklarla ilgili. Bu yazımı, araya bir iş seyahatim girdiği için 14 Şubat 2015 günü yayınlıyor olacağım.
Şimdi 22 Kasım 2014 günü gerçekleştirilen Türkiye Satranç Federasyonu Mali Genel Kurulunda, Federasyonun iki yıllık faaliyetlerine karşı yönde aldığım söz ve yaptığım sunuma devam ediyorum.
Sunumum bir sonraki yansısı aşağıdaki gibiydi:
Yansı içeriği:
Federasyonumuzu temsilen FIDE ve ECU Genel Kurullarına bir delegenin gitmesi yeterliyken, aynı anda aynı yerde düzenlenen genel kurullara toplamda 4-5 kişilik delegasyonla gidilmiştir. Delegesi resmen olmasına ve bedeli ödenmesine rağmen bazı Genel Kurullarda delegelerimiz ilk kez federasyonumuzu temsil etmemiştir.
Yani ben TSF’ye bilgi edinme yasası çerçevesinde sordum ama resmi yanıtı, “belgeler teftişte” gibi bir nedenle alamıyorum.
2013 ECU ve FIDE Genel Kurullarına kimler katıldı? Gittiler mi, katıldılar mı, katılmadılar mı? Kaç kişi gittiler? Ne kadar masraf yaptılar? Ben bu soruların hala yanıtını bekliyorum TSF’den. Elbet bu teftiş bir gün biter.
Ama ne acıdır ki hiçbir sıfatım olmadan sadece izleyici olarak katıldığım, ülkemizin ismi okunduğu zaman o genel kurulda olmayan, ancak oraya bu görevle gelmiş delegelerin olduğunu ben biliyorum.
Bu eleştiri tek başına Gülkız Tulay’ın istifası için yeterlidir bence. Bir başkan hem delege seçiminden hem de o delegenin ilgili genel kurula katılmasından sorumludur.
Yansı içeriği:
Sporda bir «ana şahin» gibi kamplardan, malzemeden, antrenörden, turnuvadan tasarruf eden Gülkız Tulay, aynı hassasiyeti kendisi ve yönetimi için dış gezilerde maalesef göstermemiştir.Gerçekten de inanılır gibi değil bu husus. Üstelik Gülkız Tulay’ın seçilmesi sürecinde ekip olarak anlaştığımız bir konuda da FIDE ve ECU’de TSF’yi delege olarak benim temsil etmemdi.
Ancak seçilir seçilmez, bu konuda akla hayale gelmez gerekçeler üreten Gülkız Hanımın, sözünde durmaması beni sadece üzüyor.
Temsil açısından yabancı dil olarak hiçbir şekilde yeterli olmayan kişilerin, ısrarla delege olmasını anlamak mümkün olmuyor.
Diyebilirsiniz ki, “bu mudur, Ali Nihat Yazıcı’nın muhalefet etmesinin nedeni?”
Kuşkusuz hayır!
Aslında eğer bu delegeliklerle ilgili verilen kararlar, seçilen kişiler, katılımlar doğru olsaydı, buna şahsi nedenlerle karşı çıkmam asla söz konusu olmazdı.
Ancak bir tek örnekle konuyu sizlere açıklayabilirim.
2013 Ekim ayında Tallinn’de hem FIDE (Dünya Satranç federasyonu) Olağanüstü Genel Kurulu hem de ECU (Avrupa Satranç Birliği) Olağanüstü Genel Kurulu yapıldı.
Aslında tek yıllarda yapılan genel kurullarda çok önemli gündemler yoktur. ECU Genel Kurullarında tek yıllarda turnuvalar kararlaştırılır. 2013 ECU Olağan Genel Kurulu Varşova’da Kasım 2013’te yapıldı.
2013’te zaten FIDE’nin olağan Genel Kurulu da yoktu. FIDE tek yıllarda Genel Kurul yetkilerini FIDE İcra Kurulunu toplayarak kullanır. Ben de o kurulun doğal üyesiydim o tarihte.
2013 Ekim ayında Tallinn’de düzenlenen ECU Olağanüstü Genel Kurulu yoklamayla birlikte, 10 dakika 38 saniye, FIDE Genel Kurulu da 24 dakika sürdü. İkisinde de tek gündem maddesi 2014 yılında yapılacak FIDE Seçimlerinde görev yapacak Seçim Komisyonunun seçilmesiydi.
Her iki toplantıda da tek önerge vardı bu komisyon adayları için, tamamen statü nedeniyle, zorunluluktan yapılan seçimlerdi. Yani Kasparov ve Ilyumzhinov kamplarının nadir olarak anlaştığı bir husustu bu.
İki genel kurula da çok az sayıda delege katıldı. Ben oradaydım, ama TSF delegelik için cümbür cemaat bu genel kurullara geldi. Bu görevle gelenler o genel kurulda var mıydılar peki?
Kısacası, sporcularımızın aldığı eğitim desteği ödüllerini üçte birine düşürerek tasarruf eden TSF başkanı, aynı hassasiyeti uluslararası toplantılarda göstermiyordu.
Üstelik bu toplantılarda, Dış İlişkiler Komisyonu üyesi sıfatıyla birinci derece akrabası olması, daha da düşündürücü.
Ne kadar acı değil mi?
Devam edeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder