Zumbul

Zumbul
En Seçkin, En Kaliteli, En Ucuz Satranç Ürünleri

9 Mart 2015 Pazartesi

Satrançta Yetenek Nasıl Yok Edilir? - 3 -

Bu yazı dizisinde ilk iki bölümde nelere değindik, birlikte bir anımsayalım isterseniz. İlk bölümde sporda başarının evrensel formülünü aşağıdaki gibi vermiştim.



Dünya Çapında Sporcu = Elit Sporcu + Elit Antrenör + Elit Kariyer

Bu formülün ardından ilk bölümde elit sporcuyu anlatmış, ikinci bölümde ise elit antrenörü tanımlamış, isimlerle bazı örnekler vermiştim. Sonra da yapılması gerekeni anlatmıştım. Bizim başlattığımız sistemde daha iyileştirmeler yapılarak, daha güzel sonuçlar almaya gidilebilirdi. Ama bilgisizlik, proje üretememek, yönetme becerisine sahip olmamak, vizyonsuzluk, başarıyı nema olarak görmek galip geldi.  

İlginç ve üzücü olan, şu anda var olan durumun benim son yazımda belirttiğim ve düşündüğümden daha da kötü olduğu. Nereden öğrendim? Yazı yazar yağmaz onlarca e-posta aldım.

Gelin birlikte bakalım.

İnanılır gibi değil! Gülkız Tulay Federasyonunda tek antrenör kalmış, FM Hakan Erdoğan.

Herkes kaçmış. İnanılır gibi değil. 

Veliler yağdırdı e-postaları, duyduğum bazı şeyler tüylerimi diken-diken ediyor.

Bakın ne diyor gelen e-postalardan birisinde?


“… Başkana ulaşmak mümkün değil. Telefonla ya da e-postayla kastetmiyorum. Ali Nihat Başkanım, Başkan hanımla konuşmak mümkün değil, başka bir dünyada gibi sanki…”

Başka bir e-postadan bir bölüm:


“…kusura bakmayın ama size çok kızgınız aile olarak. Nasıl kıydınız bu çocuklara? Başkanın umurunda değil hiçbir şey, saifeler dolusu mektuplarımıza, tek yanıt alamadık.”

Herkesin tanıdığı, gurur duyduğumuz bir sporcunun velisi


“Başkan senin zamanında oğlum satranççı olsun, doktor-mühendis olmasın fark etmez diyordum. Şimdi artık çok geç. Satrancı bıraktıramıyorum. Mahvoldu çocuğum….”

Bir antrenör;


“dostum yazıyorsun ama sen açtın başımıza bu derdi... Bu kadar aşağılanmamıştım yaşamım boyunca, bu kadar kötü olamazdı hiçbirşey. Senin yzünden, bıraktın...”

Tanınmış başka bir antrenör:


“Doğrudur sistemi siz kurdunuz fakat sizinle fikir olarak, olanaklar ve yetkilendirmeler olarak tam anlaşamıyorduk ama en azından konuşabiliyorduk.Buraya kadarmış…”

Çok dikkatle yazıyorum, çünkü bir konu kim olduğunu bu insanların ele verebilir ve emin olun Gülkız Hanım insanları çok hödlüyor dediğim gibi. 

Eyyy, Yönetim Kurulunun yemek yediği masada bir üye adımı iyi olarak zikrettiği için masadan giden Gülkız Hanım, korkutma insanları, ben dahil size oraya seçen, o insanlar!
Yani anlamakta zorlanıyorum, Gülkız Tulay, nasıl bir nedeniniz var orada hala o koltukta kalmak için?

Eyyy yönetimde hala Gülkız Tulay’ı destekleyenler, yarın bu yönetim değiştiğinde bugünün hesabını vermeyecek misiniz? Bu kadar kısa sürede nasıl bir federasyon bu kadar kötü hale sokulabilir?

Devam ediyoruz kaldığımız yerden…

Elit Antrenör Olmak Zorunda Kalan Genç Sporcularımızı Kaybediyoruz
Federasyonumuz, Türkçe konuşan antrenörleri yok ederken, ya da özel derslere yönlendirirken, yabancı antrenörlerle olan sözleşmelerini de ya askıya aldı ya da bitirdi. Antrenörlük yapmak için yaşı çok erken olan Mustafa Yılmaz, Barış Esen gibi, bence bugün bile Dünya Şampiyonu olmaları için geç olmayan, olağanüstü yetenekli sporcularımız, profesyonel antrenör olmak zorunda kaldı. Kübra Öztürk öğretmen olmak için tayin kabul etti. Umutlarımızı yok etti Gülkız Tulay. 

Aklın alamayacağı şekilde milli takımlarımızın kampları yok edildi. A milli takımı 18 ay kamp yapmadı. (Ağustos 2012 - Mart 2014) Bunu her yazımda yazacağım. Yazıklar olsun! İnanılır gibi değil ama A Milli takımlarımız 18 ay kamp yapmadı. Büyük zaman kaybettik!

Gülkız Tulay, Mali Genel Kurulu atlattım diye seviniyor ama zaman çok hızlı akıyor…

Alt yapı katliamı
Biz maddi olanaklarla elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorduk. Hep yorganımızı uzatmaya çalıştık, ayaklarımızı büzmeye değil. Bu nedenle, gücümüz olmadığı halde, alt yapı çalışma gruplarını kuruyor, sporcularımıza illerinde, antrenörleri ayda veya iki ayda bir kez ayaklarına götürerek eğitim veriyorduk. Bu yapabileceğimizin üstünde bir gayretti ama başlayınca oluyordu. 

Benim zamanımda başlamış olan bölgesel kamplarda, milli takım havuzuna giren çocuklarımıza bölgelerinde sık sık eğitim veriliyordu. 

Bu sporcuların sayısı 100'den fazlaydı. Yöntem açıktı. Şeffaftı. Milli Takım Havuzundaki her sporcu eşit yararlanıyordu bu haktan. 

Burası çok önemli, herkes dikkatle okusun bu paragrafı!

Eğitimde Adaletli Olmak
7 -12 yaş gruplarında ilk 12'ye giren sporcuların arasındaki güç farkı aylık olarak değişebilir.

Yani Antalya'da, Türkiye Küçükler Şampiyonası’nda 8 yaş altında veya 9 yaş altında birinci olmuş bir sporcu diyelim 1600 UKD düzeyinde olsun, 12nci çocuk da 1400. Eğer iyi eğitim verilirse 12nci çocuk çok kısa bir sürede 1600 UKD düzeyini geçebilir. Bu yaşlarda (6-12) çocukların bilgiyi almaları ve depolamaları inanılmaz hızlı değişir. Kapasiteleri inanılmazdır. 

O nedenle bu yaşlarda çocuklar arasında rekabeti korumak ve eşit eğitim vermek şarttır. 

İşte sırf bu nedenle, yeni alt yapı çalışma grupları veya çalışma kümeleri uygulaması bir YETENEK KATLİAMIDIR.

Ne demek istiyorum? Alt yapı çalışma grubu (kümesi) ve milli takım havuzu ayırımcılığı, milli takım havuzunda bulunan sporcuların aleyhine ve haksız bir uygulamadır. 

Yeni talimata göre inceleyelim birlikte.

Küme - Havuz Rezaleti
TSF Web sitesinde 31 Ocak 2015 günü, 2015 Türkiye Küçükler Alt Yapı Ulusal Takım Havuz Listesi ilan edildi. Gülmeyin lütfen adı bu. Uzun süslü bir tanımlama ama içi boş.

Yine TSF Web Sitesinde, 5 Şubat 2015 günü Alt Yapı Çalışma Kümeleri (bazen grup bazen küme deniyor sanırım bir fikirleri yok bu konuda) oluşturuldu. 

TSF Başkanlık makamını abesle iştigal eden arkadaş bir anlamda sanki diyor ki..."İlk üçe giren yavuz, geri kalan balık dolu havuz"

Evet bu uygulamayı tiye alıyorum açıkça. Bu rezalet için başka bir ifade bulamıyorum. Bu yetenek katliamıdır. Derhal durdurulmalı ve vaz geçilmelidir.  

Çünkü, bu çalışma kümelerindeki yetenekli çocuklarımız, düzenli olarak çok iyi hocalarla çalışırken (tabii eğer kümelere gidebilirlerse ekonomik nedenlerle), onların dışında kalan yetenekli çocuklarımız senede bir kez yapılacak olan milli takım havuzları kampına katılacak. 

Ne olacak, bu uygulamanın sonucunda? Arada uçurum olacak. Önümüzdeki yıl o kümelerde çalışma şansına sahip çocuklarımız farkı açacak, milli takım havuzlarında olan çocuklarımız tozlarını yutacak bakacak. Daha aşağıda olan çocuklarımızı hiç saymıyorum. Doğrusu bizim getirdiğimiz sayıları artırmak olduğu halde, Gülkız Tulay sayıları kırpıp kuşa çevirdi. 

Bir sonraki yazımda Çalışma Kümesi mi Eziyet Kümesi mi diye sorguluyorum. 
Hani kümelere kaldı ya çocuklar, keşke bari onlar için iyi şeyler olsa.

11 Mart 2015 günü saat 10:00’da bu köşede okuyor olacağız birlikte.

Klavye Arkası
İyi: 
İTÜ Spor Kulübünün vazgeçilmez iki “forveti”, GM Alexander Ipatov ve GM Emre Can, Kudüs’te dün sona eren Avrupa Bireysel Satranç Şampiyonasında, 113 büyük ustanın arasında gösterdikleri üstün mücadele ile Dünya Kupası’na katıldılar. Saşa 7,5/9 puanla 7nci, Emre aynı puanla 26ncı oldu ve ilk 26’da bulunan 5 büyük usta daha önce Dünya Kupasına katılma hakkını kazandıkları için hem Emre, Dünya Kupasına katılma hakkı elde eden ilk 23 kişinin içinde oldular.

2015 Bakü’de 3 Türk sporcusu hamle yapıyor olacak. Geçen yıl kalifiye olan GM Dragan Solak ve bu yıl kalifiye olan GM Alexander Ipatov, GM Emre Can.
Sporcularımızı tebrik ediyoruz.

Kötü: 
Aynı şampiyonanın internet haber kapsaması, maalesef istendiği gibi olamadı. Avrupa Bireysel Şampiyonasında kafile başkanı olarak görevli olan Başkanvekili’nin haber yapmaması üzüntü vericiydi. Bu Gülkız Tulay yönetiminin yurt dışı görevlendirmelere nasıl baktığını çok iyi gösteriyor.

Öneri: Her yazımda kitap önermeye devam. 

Bu yazının önerisi:

Büyük Usta Gibi Düşün – Yazar: Alexander Kotov, Çeviri: IM Can Arduman



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder