Çok yazdık bu konuyu, yazmaya da devam
edeceğiz. Her defasında başlığın korkutucu olduğunu ifade ediyorum. Ama
korktuğumuz başımıza gelmiş durumda.
Neler yazdık? Her defasında formülümüzü verdik bir sporda başarılı olmak
için!
Hatırlayalım:
Elit Sporcu + Elit Antrenör + Elit Kariyer = Dünya
Çapında Bir Sporcu
Ardından Elit Sporcuyu açıkladık. Elit Sporcu kimdir sorusuna yanıt verdik.
Sonra Elit Antrenörleri bazı isimlerle anlattık, örnekler verdik. Bir müfredat
çerçevesinde, bir metodoloji ile eğitim veren deneyimli, bilgili satranç
hocalarına Elit Antrenör deniyor. .
Neden özel bir kariyer?
Satranç oynamak için, satranç kariyerine gerek yok! Ancak dünya çapında bir
sporcu arıyorsak durum çok farklı oluyor. Bir Kasparov, Karpov, Anand olacak
bir sporcu isteniyorsa o zaman bu iş ancak kariyerle oluyor.
Hangi spor olursa olsun, üst düzey profesyonel bir sporcu olmak için o
spora kendinizi adamanız şart.
Aslında hangi meslek olursa olsun, bırakın dünyada en iyi olmayı, o
meslekte yeterli olmak için kariyer gerekmiyor mu?
Çok iyi profesyonel bir sporcunun; çocukluğu, gençliği hep o sporla ilgili
çalışmalarla geçiyor. Başkaları çocukluğun ya da gençliğin güzelliklerini
yaşarken, Elit Sporcu yaşayamaz. Kamplar, çalışmalar, turnuvalar, hazırlıklar,
antrenmanlar; sadece sporcu değil, ailesinin de büyük özverisi gerekiyor...
Başka türlü kimse dünya çapında bir sporcu olamaz. Peki, garanti mi bu
süreç? Değil maalesef.
Tüm bu gerekenleri yapsak da bazen ve hatta çoğunlukla olmayabiliyor. O
yüzden çok kutsal bir şey, bir insanın tüm yaşamını dünya çapında bir sporcu
olmak için düzenlemesi.
Ailesi, okulu, her şeyi buna göre düzenlenmeli. Federasyonu o sporcuya bu
gözle bakmalı. Eğitim sistemi ona göre düzenlenmeli.
Dile kolay!
Dünya Şampiyonu diyoruz, Avrupa Şampiyonu diyoruz. Bir insan kendi
kategorisinde, önceden belirlenmiş kurallar ile ve adı Dünya ya da Avrupa
şampiyonluğu olarak konmuş bir turnuvada, milyonlarca insan arasından sıyrılıp,
o sporda en iyisi olduğunu gösteriyor. Başkalarından daha başarılı oluyor,
üstelik on binlerce başkalarından. Sonra ülkesinin, bayrağını göndere
çektiriyor, o ülkenin ulusal marşını dinletiyor.
Üstelik bunu yapan bazen çok genç bir çocuk oluyor!
Peki, sizce, bu insana o ülkenin de elinden geleni yapması gerekmiyor mu?
"Aman canım bize ne" demek, bazı ülke federasyonlarında mümkün
olabilir, ama Satranç federasyonu dışında Türkiye'de olamaz.
Ülkemizde, başarılı tüm sporcuları bir kaç kez alkışlamak lazım. Hem sporda
üstesinden geleceksin bu işin, hem de inanılmaz zor ve rekabetin acımasız
olduğu eğitim sistemimizde başarıya ulaşacaksın, kesinlikle kolay değil.
Uluslararası başarılara ulaşan sporcu sayısını artırmak istiyorsak, o
sporculara elimizden gelen desteği yapmamız gerekiyor. Sadece kampına,
turnuvasına, antrenörüne, ödülüne destek olarak değil; aynı zamanda kariyerini
de garanti altına almak gerekiyor.
Yani lafın özü: Sporcu, okulundan, gençliğinden, özel yaşamından özveri
gösteriyorsa, biz de ona o sporda zirveye ulaşamazsa, ya da zirveyi bıraktığı
anda bir ekmek borçluyuz demektir.
Bu ülke bu güçtedir diyorum ben. Satranç federasyonu başkanına rağmen!
Daha da özelleştirelim konuyu! Bir örnek olsun! GM Barış Esen...
Barış, akıllı, zeki ve satranççı olduğu için eğitim sorunu olmayacak kadar
özel bir çocuktu. Ülkemizin ilk büyük ustalarından birisi oldu. Bunun için
kimsenin çalışmadığı kadar çalıştı. Yeteneği vardı kuşkusuz ama çalışmadan
yeteneğe sahip olmak, bir elmasın ilk keşfedildiği karbon hali gibi.
Eğitiminde geri kaldı Barış Esen bu kariyer yüzünden.
Şimdi Türkiye, Barış Esen'e hak ettiği o ekmeği veriyor mu, vermiyor mu?
Elit kariyer bu sorunun yanıtı oluyor işte.
Bir saniye! Tabii ki Barış Esen hala 2700'ü geçebilir, çok başarılı
sonuçlar alabilir yaşamında. Çok zor bunu hayal etmek böyle kötü bir federasyon
yönetimiyle, ama olabilir. Ancak her geçen yıl, yapılması gerekenler yapılsaydı
olunabilecek yerin altında performans olarak. Vakit geç değil, ama kayıplar
büyük.
Sporcu, o sporda başarılı olmak için yaşamından çok önemli şeyleri feda
ediyorsa, ülkede onu hak ettiği şekilde doyurabilmeli, aile kurmasına, ekmeğini
kazanmasına olanak tanıyabilmeli.
Sonuca gelirsek. Biz elimizden geleni yapıyorduk bu konuda!
Tüm büyük ustalarımız federasyon tarafından istihdam edilebiliyordu. Tüm
masrafları karşılanıyordu mesleklerini icra etmek için. Hatta deneyimli
uluslararası ustalarımızı da, Elit Antrenör olarak kullanıyorduk. Bu şans
isteyen herkese sunuldu.
Peki, şimdi ne oldu?
Hangisi kaldı?
Nerede Elit Kariyer...
Gülkız Tulay yok etti aldığı kararlarla...
Kızmayayım da ne yapayım?
Devam edeceğiz...
Duyum:
Bazı duyumlar alıyorum. Buna göre, birileri www.zumbul.com.tr'nin tedarikçilerine, "Ali Nihat'la çalışırsanız, sizden ürün almayız" şeklinde göz dağı vermiş.
Bakalım işe yarayacak mı?
Bazı duyumlar alıyorum. Buna göre, birileri www.zumbul.com.tr'nin tedarikçilerine, "Ali Nihat'la çalışırsanız, sizden ürün almayız" şeklinde göz dağı vermiş.
Bakalım işe yarayacak mı?
Şu yazı dizisi bitsin, Satranç A.Ş.'yi yazacağım. Bakalım buzağı hangi öküzün altındaymış?
Kötü: Türkiye Kupasının Ödülleri halen ödenmemiş! Ne ayıp değil mi? Gerabet bir kupa düzenle, katılım zayıf olsun, sonra da hakedenlere ödül ödeme.
Ödül hakkı olanlar, Dış İlişkiler Komisyonu üyesi olsaydı, böyle bir sorun yaşanmazdı sanırım.
Kötü: Türkiye Kupasının Ödülleri halen ödenmemiş! Ne ayıp değil mi? Gerabet bir kupa düzenle, katılım zayıf olsun, sonra da hakedenlere ödül ödeme.
Ödül hakkı olanlar, Dış İlişkiler Komisyonu üyesi olsaydı, böyle bir sorun yaşanmazdı sanırım.
Hem beden eğitimi öğretmeni hemde federasyondan sertikalı öğreticiyim eyy eline sağlık ne güzel özetlemişsin kokuşmuşluğu ve basiretsizliği...
YanıtlaSil