Böyle bir sorunun yanıtını aramak bile
tüyler ürpertiyor insana. Ama bugün var olan yönetim bunu bilinçsiz bir şekilde
yapıyor. Günbegün yeteneklerimiz tek tek yok ediliyor. Bu yazımdan önce size
özendirme ödüllerinden söz ediyordum. Bazı eleştiriler alıyordum bu yazılarımla
ilgili. Özendirme ödüllerinin konuyla çok ilgisi olmadığı yönünde.
Bu yazı dizim 5-6 bölümde olacak.
Bölümleri okunması kolay olsun diye çok uzatmak istemiyorum.
Gelin ne var ne yok birlikte bakalım.
Sporda Başarının Formülü nedir?
Bu %100 doğru bu formül. Herhangi bir sporda, herhangi bir ülkede, hangi koşullar olursa olsun bu formül doğrudur.
Önce çıktısını görelim formülün.
Dünya Çapında bir sporcu!
Eğer aradığınız buysa üç bileşeni bir
araya getirmeniz gerekir.
Elit Sporcu + Elit Antrenör + Elit Kariyer =
Dünya Çapında Bir Sporcu
Hangi spor, hangi ülke olursa olsun bu
formül çalışır.
Biraz daha farklı anlatalım. Ne yapmak
lazım?
Doğuştan o spora yeteneği olan elit
sporcuyu bulacaksınız. Ona en iyi sportif eğitim kariyerini verecek, en iyi
antrenörlerle çalıştıracaksınız. Profesyonel olduğunda bu spora kendini
adamanın karşılığında, spordan yiyeceği ekmeği garanti altına alacaksınız.
Yazması kolay, yapması zor!
Elit sporcu bulma
Elit, yani çok az rastlanır yetenekte
olan sporcuların oranı dünyanın her yanında aynı aslında. Yani yetenekli sporcu
milyonda bir çıkıyorsa, Norveç'te, Azerbaycan'da, Zimbabwe'de ya da Türkiye'de
aynı oranda var. Bizim sporumuza yoğunlaştığımızda, satranç yeteneği diye bir
yetenek var. Yetenekli çocuk, satrançla tanıştığı anda farklı reaksiyon
veriyor. Müzik, resim gibi sanatlarda nasıl o çocuk diğer çocukların arasında
inanılmaz bir farklılık gösteriyorsa, satrançta da aynı şekilde oluyor bu.
Genellikle satranç yeteneğinin
keşfedilme yaşı 4-6 yaş arasında oluyor. Daha geç keşfedilen sporcular da
oluyor, hatta dünya çapında tanınmış ve bilinenleri de var. Satranç sporunda
ülkemizde yetenek keşfinde büyük sorun bulunmuyor. 2 Haziran 2005 tarihinde
zamanın Milli Eğitim Bakanı (Doç.Dr.Hüseyin Çelik) ve benim aramda imzalanan,
satrancın okullarda seçmeli ders olmasını sağlayan protokol ile ülkemizde
milyonlarca ilk öğretim öğrencisine ulaşma şansımız oluyordu. Doğal olarak,
yetenekli çocuklara da ulaşıyorduk.
Bu anlamda bir sorunumuz yok. Yani
elit sporcu bulabiliyoruz okulda satranç sayesinde.
Elit sporcu bulma konusunda bizim
yaptığımız en önemli çalışma, satrancın anaokullarına kadar yayılması oluyordu.
2012 yılının sonuna kadar yaklaşık olarak 12.000 satranç sınıfı açılıyordu.
Türkiye İş Bankasının sponsor olmasında kimin emeği ve girişimi olduğunu
tartışmak bile istemiyorum.
Ancak, başkanlık koltuğunu gezme ve
tozmakla iştigal eden Gülkız Tulay bu konuda bir ilerleme sağlayamadı. “İş
yapma gönül al, oyala sporun gelişimini, oy al” formülü de Gülkız Hanıma ait.
Bir tek örnek:
Sessiz sedasız satranç yarışmalarında
oynama yaşının 7'ye çıkarılması bile bu sporun geleceğini yok etmek için
alınmış bir karar.
Bu kararı kim önerdi, kim verdi
bilmiyorum, ama cesareti varsa o kişinin gelsin karşıma ölçüsünü alayım. Buna
zaman içerisinde değineceğim ama sonuçları vahim olacak bir karar bu.
Ama yine de bugün elit sporcu bulma
konusunda büyük bir sorunumuz yok.
Yarın Elit Antrenör… Yayın saati: 6 Mart 2015 14:00
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder