“Satrançta Yetenek Nasıl Yok Edilir?” başlığı altında, Türkiye Satranç Federasyonu Başkanlık koltuğunu işgal ettiğine inandığım, yönetiminin son derece zayıf, kararlarının çok yanlış olduğunu defalarca belirttiğim ve açıkladığım Gülkız Tulay’ın aslında ne yanlışlar yaptığını somut örnekleriyle ifade ediyordum.
Ben bu örnekleri verip daha önce dört bölüm halinde bu yazı dizisini yayımlarken, bir taraftan da şaşırtıcı yeni bilgiler bana akmaya devam ediyor.
En çok velilerden e-posta alıyorum, inanamıyorum bazı söylenenlere.
Örnekleri vermekte endişe ediyorum çünkü çok bariz olarak sporcuların kim olduğu anlaşılabilir.
Yönetim Kurulu üyelerini beni sevdikleri için mimleyen Gülkız Hanım, kuşkusuz sporculara da aynı şekilde yaklaşabilir.
Artık satrançta gösterilen başarılarla değil, salınan korkuyla iktidara yapışılan bir dönemdeyiz. İnsanların endişe etmesini çok iyi anlıyorum.
O nedenle örnekleri genelleyerek vermeye çalışacağım.
- Eziyet Kümelerinde (TSF tarafından alt yapı çalışma kümeleri olarak adlandırılıyor) seçilen çocukların kümelere dağıtım kriterleri çok yanlış,
- Gerek çalışma kümelerinde, gerekse milli takım havuzlarındaki sporcularımızın, isterlerse milli takım hocalarından özel ders alabilmesi akla ziyan,
- Velileri tarafından özel ders alması kabul edilmeyen bazı yetenekli çocuklarımızın hocaları tarafından milli takımlarda tercih edilmemesi iddiası, inanılması zor ve düşündürücü,
- En çok şikâyet edilen konulardan birisi, TSF’nin artık Dünya ve Avrupa Şampiyonlarına gitme hakkı olan sporcuların velilerine bindirdiği inanılmaz ücretler,
- Milli takım hocası altında deneyimi olmayan bazı ustaların kullanılması anlaşılmaz,
- Elit satranç antrenörünün ELO’dan ibaret olduğunu zanneden acemi bir yönetim,
- Kamplarda istenen fahiş konaklama bedelleri neden hala Spor Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu tarafından soruşturma altına alınmıyor, bilemiyorum.
- Yaz yaz bitmeyecek rezalet derecesinde yanlış uygulamalar.
- Kümelerin seçimi satranç kurallarına uygun değil, işleyişi değil, akılcı değil, nereden tutarsanız elinizde kalıyor.
Ama bana gelen e-postalardan öğrendiğim yeni bir felaket haberi…
Öğrendiğim anda nefesim tutuldu, tansiyonum çıktı.
Nasıl bir mantık bu?
Önce öğrenelim, kim bu Mişa?
Mikhail Gurevich – Türk Satranç Devriminin Akıl Hocası
Mişa, 22 Şubat 1959’da, Sovyetler Birliği’nin Ukrayna Cumhuriyetinde Kharkiv’de doğdu. 1984 Ukrayna Şampiyonu, 1985 Sovyetler Birliği Şampiyonu oldu. 1985 yılında uluslararası usta (IM), 1986 yılında büyük usta (GM) unvanlarını kazandı. 1989 -1991 yılları arasında dünyanın en iyi 10 sporcusu arasında yer alan Mişa, çok sayıda uluslararası turnuvayı kazandı. Bunlardan sadece bazıları; Eggio Emilia 1989, Moskova 1987, Moskova 1990 olarak sayılabilir. Mişa 1991 yılında Belçika vatandaşı oldu ve Belçika Şampiyonluğunu da 9/9 puanla 2001 yılında kazandı. 2006 yılında Türkiye Şampiyonu olan Mişa, milli takımımızda hem sporcu olarak hem de antrenör olarak görev yaptı. Mişa'nın Avrupa ve Dünya Şampiyonalarında madalyaları var. 2005 yılında Dünya Kupasında adaylar arasına kaldı.
Gurevich defalarca milli takımızda görev yaptı. 2006 Torino Olimpiyatları, Paraguay ile oynuyoruz.
FIDE Senior Trainer olan Mişa ile dostluğumuz 18 yıla yakındır. 2005 yılından itibaren ülkemize katılan Mişa, Dünyanın en iyi satranç antrenörlerinden birisi.
Mişa’nın ülkemizdeki satranç patlamasında büyük rolü var. Son on yılda ülkemizde büyük usta olan tüm sporcuların yetişmesinde emeği var Mişa’nın. Kıvanç, Mustafa, Barış, Emre; hep söylediğim gibi geç kaldığımız ve aslında bugün 2700 üzerinde olması gereken sporcularımızdı. Onlarda da emeği var Mişa’nın, ama yeni kuşak Türk Satrancında büyük emeği var.
Yaşayan satranç efsanelerinden birisi olan Mişa'nın yüzlerce kampından bir tanesi (2012-Antalya)
Eğer Gurevich olmasaydı, satrançta asla bugünkü yerimizde olamazdık.
Mişa yaklaşık olarak 10 yıldır ayda 15 gün ders için 3.000€ ücret alıyordu TSF’den. Hiçbir zaman ücretimi artırın demedi. Bir eğitim günü içerisinde 8 saat varsa, öğrencileri Mişa’ya gittiğinde asla olmaz demedi. Gece gündüz demedi, çalıştı ve 16 yaş altı altın çocukları o yetiştirdi örneğin. O 15 günün dışında kendisine ulaşan yetenekli bir sporcumuza asla hayır demedi.
Güzel olan herşeyi yıkan bir anlayış, bu tabloyu da yok etti, Gurevich'in Ankara kamplarından birisi
Her zaman gülen, espri yapan, çocuklarımızı emanet edip kafileyle yolladığımız, ahlaklı düzgün insan, baba ve dede Mişa’nın bu ülke satrancına çok büyük katkıları oldu, olmaya da devam ediyordu.
Önce kaba davrandılar Mişa’ya, sonra da çalışma gününü artırıp, ücretini indirmeyi teklif ettiler. Bir söylenti, bu davranışın nedeni olarak benimle olan dostluğunun gösterilmesi. Oysa o kadar düzgün bir insan ki Mişa, ben bunu bir veliden duyup kendisini dün arayana kadar bana bir şey söylemedi. Oysa her hafta gün aşırı konuşuruz kendisiyle.
İnanması bile zor başarılardan birisi, 2014 Avrupa Genç Takımlar Şampiyonu Türkiye! Mişa altın çocuklarla...
Burada bir noktanın altını çizmek isterim. Gülkız Tulay hanımın, bana yaptıklarından sonra, kendisi için vefanın sadece bir boza markası ve semt olduğunu biliyoruz zaten. O nedenle Mişa’ya, bir başkasına aynı şeyi yapmamasına bir engel yok. Şimdi el pençe biat eden çevirmenleri de gün gelir hakları olan muameleyi görürler kendisinden ve kuşkusuz diğerleri de. Ben mesela merak ediyorum, ne oldu da Yakup Bayram gibi bir arkadaşımızın işine son verildi? Ya da diğer hocalarımızın?
Benim ölçümüme göre, Mişa’nın onda biri kadar Türk Satrancına bir katkısı olmayan Gülkız Tulay’ın tam aksine çok büyük zararları da oldu. En azından Mişa çoluğunu çocuğunu görevli olarak oraya buraya götürmedi federasyonla.
Ama akıl var mantık var! İnsan nasıl olur da, Dünyanın en iyi antrenörünü elinden kaçırır? Nereye gidecek bunun sonu?
Usta fabrikasını yok etti Gülkız Tulay! Soldan sağa; IM Vahap Şanal, FM Cankut Emiroğlu, GM Mikhail Gurevich, IM Batuhan Daştan, IM Burak Fırat, IM Cemil Can Ali Marandi
Ey Gülkız Hanım! Öyle çoluk çocuk, ELO’su yüksek, deneyimi olmayan antrenörlerle olmaz bu iş. Duvara toslarsınız!
Yönetimi sadece yorgana göre ayağını büzmek olarak gören bu anlayış, artık telafi edilemez zararlar veriyor. Oysa yönetim ayağını büzdükçe yorgan çekiyor. Yakında sırtı açık yatmanın cezasını çekersiniz tabiri caizse.
“Bir satranç federasyonu ne kadar kötü yönetilebilir?” adlı bir kitap yayınlamayı düşünüyordum. Ancak artık adını, “bir spor federasyonu ne kadar kötü yönetilebilir?” olarak değiştiriyorum. Ben, bu yönetim zayıflığının, satranç boyutunu aştığını düşünüyorum.
Üzücü olan, Spor Genel Müdürümüzün, kıymetli Bakanımızın ve spor teşkilatının bunun farkında olmaması.
Beni arayıp hoca aradığını söyleyen tüm velilere önerim, hemen Mişa’ya ulaşın. Kadın satrancında Adrian, erkek satrancında Mişa. Daha iyileri yok dünyada! En azından bizim için.
Devam edeceğiz.
İyi: Betül Cemre Yıldız, 26 yaşında, 11nci kez Türkiye Kadınlar Şampiyonu oldu. Arzum sponsorluğunda, Gaziantep'te düzenlenen Türkiye Kadınlar Şampiyonasına 43 sporcu katıldı. Betül seriye devam ediyor. Maşallah!!
Kötü: 2015 Arzum Türkiye Kadınlar Şampiyonasının Kapanış Törenine, rahatsızlık gerekçesiyle Gülkız Tulay katılmadı. Mali Genel Kurulda oğlunun görevli olarak Olimpiyatlara götürülmesini savunurken, haddini aşıp bana laf atan Gülkız Tulay, 2011 yılında yurt içi etkinliklerde olmadığım gibi gerçek dışı bir ifade kullanmıştı.
Şampiyonayı, hunharca öldürülen kızımız Özgecan Aslan'ın anısına adayan kadın federasyon başkanı, Türkiye Kadınlar Şampiyonasında yoktu. Nasıl ama? Demedim mi ben size?
Gaziantep'in dağları ve Ankara'nın bağları havasında, kara-kuru bir kapanış töreni.
Yakışmadı, kötü değil, çok çok kötü!
Öneri: Adım Adım Satranç, Dr.M.Sabri Koçak
Elit Antrenörlerimizden Sabri Koçak hocamızın kaleme aldığı bu kitap aslında yeteri düzeyde tanıtılmadı ülkemizde. Ustalık yolunda ilerlemek isteyenlerin mutlak edinmesi gereken bir kaynak.
Edinmek için link: Satranç Okulu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder